Manisa'da Yaşam (27.12.2019 Özet)

Radyo HİRAŞ’da merakla beklenen ‘Manisa’da Yaşam’ programının bu haftaki konuları AFAD, Asgari Ücret, Yerli Otomobil, Ulusal ve Yerel Düzeyde Sosyo-Ekonomik Gelişmeler oldu.

Haber: Nezih VAROL

HİRAŞ Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Emin Uygur’un Radyo HİRAŞ için hazırlayıp sunduğu, Manisa Birlik Başkanı Mustafa Pala’nın yorumlarıyla renk kattığı ‘Manisa’da Yaşam’ programında bu hafta yine gündeme damgasını vuran konular ele alındı. Rıfat Emin Uygur yayın ortağı Mustafa Pala ile Afet ve Acil Durum Yönetmeliği Başkanlığı’ndan (AFAD) kamouyunda farklı yorumlara neden olan asgari ücrete, yerli otomobilin özelliklerinden Ulusal ve yerel düzeyde sosyo-ekonomik gelişmelere kadar gündeme dair ne varsa yorumladı. Programda Mustafa Pala’nın her hafta Manisa İnternet Haber için yazdığı köşe yazısı da okundu. Pala, ‘AFAD’ başlıklı yazısında duygu ve düşüncelerini şöyle ifade etti:

AFAD

Balık hafızalıyız demeye dilim varmıyor ama çabuk unutan bir toplumuz. Depremi deprem olunca anımsıyoruz. Yaşanılan felaketleri çabuk unutuyoruz. Ülkemizde yaşadığımız Kocaeli, Gölcük, Düzce ve takip eden Afyon, Pülümür, Bingöl depremlerinin ardından depremin ekonomik ve sosyal sonuçları konusuna tartışmaya alınacak önlemleri tartışmaya başlamıştık. Depremler sonrasında rahmetli Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’yı tanımıştık. Anlattıklarıyla yakından ilgilenmiş ve bilgilenmiştik. Sayın Işıkara bir anda çocuklar dahil toplumun en tanınan kişisi durumuna gelmişti. Şimdi kaç kişi hatırlar bilemiyorum... Her zaman “eğitim şart” diyoruz ya, her konuda olduğu gibi deprem ve diğer felaketler konusunda da eğitim gerçekten şart. AFAD gönüllüsü olunca internet üzerinden eğitim almaya başladık. Aldığımız eğitimin amacı deprem zararlarının azaltılması hususunda bilincin sağlanmasıdır. Hem birey hem de kendi ailemizin bir ferdi olarak üzerimize düşen görev öncelikle aile deprem planı yapmak ve deprem öncesi, sırası ve sonrasında neler yapmamız gerektiğini öğrenmemiz ve sürekli tatbikatlar yapmamız gerektiğini öğrenmek oldu. Öğrendiklerimizi yakın çevremiz ve ailemizle paylaşmaya başladık. Çalışmaları iş yerimizde, kamu kurumlarında, okullarda ve üniversitelerde sürdürmeliyiz. Tüm bunlar bizi Temel Afet Bilinci olan bir toplum yapacaktır. Bu bilince ulaşmanın yolu da bir daha tekrarlıyorum, eğitim, sürekli eğitimdir... 17 Ağustos 1999 tarihini unutmayacağız.  Marmara Depremi Büyük can kaybına ve geniş çaplı hasara neden olan bir deprem olarak belleklerimizden silinmedi, silinmemeli. Deprem sadece deprem yaşadığımızda değil sürekli gündemimizde olmalı. İlimiz’de Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ve bu müdürlüğün, konunun bilincinde çalışkan bir Müdürü ve personeli var. Bizde Manisalılar olarak destek verdiğimizde, güzel işler başarılacağından hiç kuşkunuz olmasın... AFAD Gönüllüsü olarak girdiğim, 2020 yılının sorunların aşıldığı, gelişmenin hızlandığı, felaketlerin yaşanmadığı bir yıl olmasını diliyor ve yeni yılınızı yürekten kutluyorum…”

“AFAD’LI OLALIM”

Yazının okunmasının ardından konuşan Rıfat Emin Uygur “Türkiye sahip olduğu tektonik, sismik, topografik ve iklimsel yapısı gereği doğal afetlerle sıklıkla karşı karşıya kalan bir ülke. Su baskını, sel, çığ, heyelan, yangın ama en önemlisi deprem” diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’de afet yönetimi ve koordinasyonu alanında dönüm noktası ise 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’dir. Büyük can kaybına ve geniş çaplı hasara neden olan bu deprem ülkemizde afet yönetimi konusunun tekrar gözden geçirilme zorunluluğunu acı bir şekilde ortaya koymuştur. Eşgüdüm sağlanması gereken kurumların afetlerle ilgili yetki ve sorumluluklarının yeniden tanımlanması ihtiyacı afet ve acil durumlarda yetki ve koordinasyonun tek bir elde toplanmasını zaruri kılmıştır. Bu doğrultuda afetlerle ilgili olarak görev yapan İçişleri Bakanlığı’na bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık’a bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü kapatılarak 2009 yılında çıkarılan 5902 sayılı yasa ile Başbakanlık’a bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurularak yetki ve sorumluluklar tek bir çatı altında toplanmıştır. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afetlere müdahale edilmesi ve afet sonrasındaki iyileştirme çalışmalarının süratle tamamlanması amacıyla gereken faaliyetlerin planlanması, yönlendirilmesi, desteklenmesi, koordine edilmesi ve etkin uygulanması için ülkenin tüm kurum ve kuruluşları arasında işbirliğini sağlayan, çok yönlü, çok aktörlü, bu alanda kaynakların rasyonel kullanılmasını gözeten, faaliyetlerinde disiplinler arası çalışmayı esas alan iş odaklı, esnek ve dinamik yapıda teşkil edilmiş bir kurum. AFAD gerek Ulusal gerekse uluslararası boyutta üzerine düşen görev ve sorumlulukları sahip olduğu donanımlı personel ve geliştirdiği etkin politikalarla yerine getiriyor. Mustafa Pala’nın da bir AFAD gönüllüsü olması bize örnek teşkil ediyor ve ben ayrıca Kızılay gibi kuruluşlara da büyük önem veriyorum. İyi bir kan bağışlayıcısı oomamız gerekiyor. Verdiğiniz kanla 3 kişinin hayatını kurtarabiliyorsunuz. Ve tabi ki organ bağışı da çok önemli, ben organ bağışçısıyım. Tüm organlarını bağışlayan bir insan da tam 10 insanı hayata döndürebiliyor”.

“ASGARİ ÜCRET HIZLA ARTIYOR”

Program yapımcısı Rıfat Emin Uygur uzun süredir tüm gözlerin üzerinde olduğu asgari ücret tespit komisyonunun 2020 yılı için almış olduğu kararını da değerlendirerek şunları söyledi: “Milyonlarca vatandaşımızın büyük bir heyecan ve merakla beklediği asgari ücret zammı belli oldu. Kritik öneme sahip olan 4’üncü ve son komisyon toplantısı sona ererken Aile ve Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk tarafından asgari ücret miktarı zammı hakkında açıklama yapıldı. Böylece 7 milyondan fazla çalışanı direkt, 20 milyona yakın çalışanı ise dolaylı olarak etkileyecek yeni asgari ücret zam oranı belli oldu. Bakan Selçuk işçi ve işveren temsilcileri ile yaptığı görüşme sonrasında yeni asgari ücret tutarının brüt 2 bin 943 TL, net 2 bin 324 TL olduğunu duyururken bu rakama sevinenler kadar eleştirenler de oldu. Ben de bir işveren olarak son 4 yıla baktığımda asgari ücretin yüzde 100 oranında arttığını, son 4 yıl içinde asgari maaşın 2 kata yükseldiğini görüyorum. Belki beni eleştirenler de olacak ama bu iyi bir artış. Tabi gönül ister ki emeğin, alın terinin bedeli en yüksek değer olsun, ama ekonomik yaşam bu değeri göreceli bir hale getiriyor. Bir tarafta bakıyorsunuz galerilerde sıfır otomobil yok, telefoncularda peynir ekmek gibi akıllı telefon satılıyor, asgari ücretli bir vatandaş 7 bin lira değerinde telefonla konuşuyor, bu yaklaşık 4 maaş eder! Görülüyor ki biz de lüks tüketimin sınırı ve sonu yok. Bu vatandaş ne yapıp ediyor lüks hayat koşullarına ayak uyduruyor, tüketiyor”.

“YERLİ OTOMOBİL HEYECAN VERİYOR”

“Önümüzdeki yılın birinci ve ikinci çeyreğinden sonra Türkiye ekonomisinin düzene gireceğini düşünüyorum” diyerek yeni yıldan beklentilerini anlatan Rıfat Emin Uygur şunları söyledi: “Tüm dünyada iki önemli lokomotif sektör vardır; biri inşaat, diğeri otomotiv sektörüdür, bu iki sektörün hızla canlandırılması gerekir. Öyle olursa ekonomi düzene girer, piyasalar rahatlar, krizden çıkılır. Otomotiv sektöründe 1961 yılında ilk yerli otomobil deneyimimiz olmuş, ama bazı olumsuz nedenlerle hayata tutunamamış, adı Devrim’di, biliyorsunuz filmi de yapıldı. Bu olayın üzerinden 58 yıl geçti ve bugün saat 14.00’de Gebze’de yerli otomobilimiz tanıtılacak. Yeni yerli aracımızın hayırlı olmasını diliyorum. Yüzde yüz elektrikli olarak üretilen yerli otomobilimiz çağın aracı olacak ve İnşallah çok tercih edilecek. İha’sıyla Siha’sıyla, tankı ve otomobiliyle teknoloji üretebilen ve pazarlayabilen bir ülke olarak 2020 yılına umutla giriyoruz. Tüm bunların yanında iki önemli sorunumuz var, bunlardan biri ‘Suriyeliler Sorunu’, diğeri ‘FETÖ Sorunu’, sanırım bu iki sorun acilen çözüme kavuşturulamlı, belli ki iktidarın kan kaybettiği sorun da bunlar”.

Dolu dolu sohbetlerle yaşanan bir ‘Manisa’da Yaşam’ programı daha yeni yılın ilk programında buluşmak Rıfat Emin Uygur’un birlik ve beraberlik mesajıyla son buldu. Uygur, “Türk halkı ve Manisalılar olarak 2020 yılının barış ve kardeşlik duyguları içerisinde üreterek, bereketle, mutlu ve huzurlu yaşanmasını diliyoruz” dedi.

Son Eklenen Videolar