Mustafa Pala

Mustafa Pala

Mail: pala.mustafa@gmail.com

İyi bayramlar

            Her kurban bayramı geldiğinde, bildik manzaralar geliyor gözümün önüne: Ölümlü trafek kazaları, kaçan boğalar, parmaklarını doğrayan kasaplar. İnsan yaşamı bu kadar ucuz olmamalı, her bayramda yüzü aşkın insanımız trafik kazalarında yaşamını yitirmemeli diyorum ama demekle olmuyor.

Memleketimden kurban manzaraları izleyeceğiz yine bayram süresince televizyonlarda.

Bayramlar, benim için, içime bakmaya, kendimle konuşmaya fırsat  tanıyan günler oluyor..

          İnsan  kendi içine bakmaya ve kendisi ile konuşmaya da zaman ayırmalı. Bana böyle bir fırsat tanıdığı için de seviyorum bayramları. Birde alilede büyük buluşmanın gerçekleşmesi keyif veriyor insana. Bayramları sevişimin başka nedenleri de var elbet: İnsanlar, daha sevecen, daha barışçı oluyorlar bayramlarda. Barışçı yüzler görmeye hasret kaldık neredeyse. “Eski bayramlar şöyleydi, eski bayramlar böyleydi.” diyerek, geçmişe özlem duyulmasını, ağıtlar yakılmasını pek doğru bulmuyorum. Eski bayramlar, eskinin koşulları içinde güzeldi. Şimdi eskinin koşulları olmadığına göre, bayramlar da eskinin bayramları gibi olamayacaktır elbet. Önemli olan, yeni güzellikleri, yeni günün koşulları içinde yaratabilmektir. Geçmişe özlemi körüklemek yerine, geleceğe umudu güçlendirerek bayramları kutlamak önemli. Günümüzün bayramlarını da güzel yapmak, bayramı bayram gibi yaşamak kendi elimizde. Kendimize “ben neden bazı insanlarla dargınım?” sorusunu yönelttiğimizde, inanıyorum ki, barışmaya bir kapı aralanacaktır. Bunu herkes yapsa, dargınların sayısı da azalacaktır.
         Geçmişte,“İnsan değişmez” sözünü doğru sayıp, değişememeyi savunma olarak çok kullandım. Ancak, şimdi yanıldığımı düşünüyorum. İnsan isterse değişebilir. İstemek değişimin ilk adımı. İkinci adım da değişim için çalışmak. Bahsettiğim değişimin özünde gelişim var elbet. İnsan değişebilir. Değişmelidir de. İnsanın zaman zaman içine bakması ve kendisi ile konuşması insanı değişim noktasına getirebiliyor. Uzun süreli bayram tatilini değişime adım atmak için  fırsat olarak değerlendirebiliriz. “İnsan değişmez” dersek. “Böyle gelmiş, böyle gider” de dememiz kaçınılmaz oluyor. Oysa, böyle gelmiş ancak böyle gitmemeli.  Böyle gelmiş böyle gitmemeli diyorsak, değişimin gerekliliğini de ortaya koymuş oluyoruz. İşin bundan sonrası çalışmak. Yine o çok yinelediğimiz “ben nerede hata yaptım” sorusunu  kendimize sorarak başlayabiliriz çalışmaya. Bu bayram benim düşündüklerimi sizlerde düşünmüşsünüzdür  elbet. Ancak düşünmek yetmiyor. Düşünceyi eyleme dönüştürmek gerekiyor.
         Tatilde de olsam, aklım hep işimde kalıyor. İşkolik bir insanım. Bazen, tedavimi görsem acaba dediğim olmuyor değil. Projenin bir yerine yada yapılacak işlere takılıp kalıyorum. Bedenim tatilde aklım işte oluyor hep. Bayramın birinci günü olmasa da ikinci günü OBASYA'ya giderim mutlaka.  LALEKULE'ye uğrarım.  İki projede kendi alanlarında öncü projeler, ikisinin de ilk olma özelliği var. OBASYA Ülkemizin ilk Zaman Geçidi Müzesi LALEKULE ise, Manisa'nın bünyesinde 216 konut ve işyerlerini barındıran enbüyük konut yapısı... İlkleri yapmak heyecan veriyor insana.
         Ne kadar işe yararayacak bilmiyorum ama yine de söylemek istiyorum. Kent dışına çıkacak olanlar lütfen trafikte dikkatli olun. Bayramlarda insanlarımız trafik kurbanı olmasınlar.  "Acele giden ecele gider" demiş atalarımız. Trafik kalabalık olacak geride acılı insanlar bırakmayın.  Ne kendinize nede başkalarına zarar vermeyin... Seyahate çıkacakların yolları açık olsun...

Bayramda Manisa'da  olacağım. Aile Manisa'da biraraya gelecek.
Tüm dostların, bayramını yürekten kutluyorum, barış, kardeşlik ve huzur dolu günler diliyorum.

Mustafa PALA
 

Facebook Yorum

Yorum Yazın