Emel Eva Tokuyan

Emel Eva Tokuyan

Mail: emeltokuyan@gmail.com

HAYATTA KALMA ÖNYARGISI

Biricik hayatımızı en doyumlu yaşamayı isteriz. Başarılı insanların etrafında parlak bir hale vardır. İmrenerek onlara benzemek isteriz.  İş hayatında, sanatta, bilimde, sporda arka mahallelerden gelip başarıya ulaşmış hayat hikâyeleri, bu hayatları anlatan filmler tatlı düşlere daldırır bizi. Etkili insanların alışkanlıkları, beş yolla başarıya ulaşmak, vb türü kitaplar da aynı etkiyi bırakır üzerimizde. Bir an durup, derin bir nefes alıp, gökyüzünün maviliklerine dalarak kaderimizi değişitirebileceğimizi hayal ederiz bir an. O büyülü an geçtikten sonra ise eksik yanlarımız, yatığımız seçimler, seçimlerdeki hatalarımız, kaybedilmiş zamanlarımız, kendimize olan inanç eksikliğimiz ile kala kalırız bulunduğumuz noktada. Ama eğer, keşke, imkânsız, derken kusurlarımız da kol kola girip halaya durur karşımızda. O kadar büyütürüz ki eksik yanlarımızı, sanki bizi ayağa kaldırıp, dimdik durduracak güçlü yanımız yok sanırız. Bu büyük bir yanılgı, büyük bir mantık hatasıdır.

II. Dünya savaşı sırasında ortaya çıkmış bir kavram var: “Survıvorshıp Bias” Türkçe tam çevirisi olmasa da genel olarak şu anlama geliyor: “Hayatta Kalma Önyargısı” Hasar alan savaş uçaklarının incelenmesi sonucunda en çok hasar alan kısmının zırhla güçlendirilmesi düşünülmüş. Hasar alarak geri dönebilen uçakların, gövde-kuyruk ve kanat kısımlarından en çok isabet aldıkları; burun-motor-orta gövdesi-yakıt deposundan hiç hasar almadıkları görülmüş. Ancak istatistikçi olan Wald bu görüşe karşı çıkarak hasar alınmayan bölgelerin zırhla kaplanması gerektiğini, bu bölgeler sayesinde uçakların geri dönebildiğini belirtmiş. Yani güçlü olan ve hayatta kalan yanı güçlendirmek.

Aynı şekilde Dünya savaşında kaskın yaralanmaya sebep olduğu gerekçesi ile kask kullanımının kaldırılması düşünülmüş. Ancak kask takmayanlar zaten hayatta kalamadığı için aynı şekilde mantık hatasına “Survıvorshıp Bias” düşüldüğü ortaya çıkınca kask kullanımı devam etmiş. Aynı şekilde kazalarda hastaneye gelenlerin de emniyet kemeri takmış olduğu görülmüş. Göz ardı edilen ise emniyet kemeri takmayanların zaten ölmüş olduğu imiş.

Bu mantığı hayata dair tutumlarımıza uyarlarsak eğer; Bir başarı hikâyesini dinlemek bizi motive edebilir. Ancak o kişinin izlemiş olduğu yollar kişisel yolumuzda karşılık bulmayabilir.  Başarısızlık hikâyelerimizi iyi analiz etmek, düştüğümüz noktada bizi kaldıran şeyi bulmak hayati önem taşır. Bir uçağın düşme noktası nedir? Kendi hayatımızın düşme noktası nedir? Kişisel olarak zayıf yanlarımızı bilmek, tanımak gereklidir. Ancak bizi hayatta tutan ve ileriye taşıyan ise güçlü yanlarımızdır. Zayıf yanlarımızı güçlendirmeye çalışmak yerine, güçlü yanlarımızı desteklemek daha az zaman ve enerji ile daha istendik noktaya taşıyabilir bizi. Her hayat yolu kendine özgü potansiyeller ve değişkenler taşır. Bir başka hayatı anlamak ve tanımak değerlidir. Ancak bir başka hayatı kopyalamaya çalışmak, üzerimize uymayan bir giysiyi oldurmaya çalışarak, en basitinden gülünç duruma düşürmekten, zaman, enerji kaybetmekten başka bir işe yaramaz. Bizi ayakta ve hayat tutan güçlü yanlarımızdır, yaralandığımız zayıf yanlarımız değil. Ayırt edebilme bilgeliği ise bize kalmış…

Emel Eva Tokuyan


Facebook Yorum

Yorum Yazın