Emel Eva Tokuyan

Emel Eva Tokuyan

Mail: emeltokuyan@gmail.com

GRİ’NİN ANLAM ARAYIŞI 

Gökyüzü uzun süredir gri, hem içimizde hem dışımızda. Eski bir söz dolanıyor dilime, sanırım şöyle bir şeydi: “Sevinirsen toprağa, üzülürsen gökyüzüne bak. Çünkü yerde tevazu, gökte ferahlık vardır” Son zamanlarda üzülecek çok şey var. Artık hangi olana-gelene üzüleceğimizi şaştık. Gökyüzüne bakıyorum hepimiz için. Hepimizin kalbine bir ferahlık damlası düşsün diye… Ve tüm sorular el ele tutuşup tek bir soruya ulaşıyor: “Neden?” Tüm deneyimlerinin anlam arayışında olan bir tek insan var yeryüzünde. Aynı zamanda soruları ve sorunları da üreten insan… 

Bakıyorum gökyüzüne belki yanıta dair bir anahtar, bir kapı aralanır da hepimiz adına birimiz gireriz içeri diye. Öyle değil mi? Eğer hepimiz bir bütünsek ve birimiz ulaşırsa bu yanıta, hepimiz içindir. Sistematik bir şekilde unutturulduğumuz için hatırlamakta güçlük çekiyoruz. Oysa bilenler dememiş miydi; bir kişinin yaşadığı deneyim herkes içindir. Acı, keder, sevinç, anlam, her ne varsa… Şimdi kim kendini soyutlayabilir geri kalan herkesten? Kim dönebilir diğeri dediği kişiye arkasını, görünmez iplerle bu kadar birbirimize bağlıyken? Bunca yaşadıklarımız hala anlatamadıysa bütün –bir olduğumuzu başka ne anlatabilir, her anlamda diğerlerine dokunduğumuzu? 

“Neden” sorusu ve anlam diyorduk değil mi? Bir şey var: Her şeyin bağlı olduğu… Defalarca farklı şekilde anlatılan ve hala anlamamakta ısrarcı olduğumuz… Sanki tüm sorular el ele tutuşup tek bir büyük soruya ve yanıta yol alıyor. Bir mağara içindeyiz * Tek alıştığımız şey gölge. Gerçek sanıyoruz gölgeleri, zincirlerimizden özgürleşmedikçe. “Elle gelen düğün bayram” ya zaten. Bizden öncekiler de gölgelere tutunmuşsa ve herkes öyle yapıyorsa başka soruya gerek duymuyoruz zaten. Mağara düzenin izin verdiği kadar soru, açıkladığı kadar gerçek, uygun gördüğü oranda adalet,  oyalanıyoruz işte daha ne olsun?  

Oysa her zaman … vardır: Herkes için akıntının tersine yola çıkan bir somon balığı, diğerlerinden farklı bir Martı, giden dönmez yoluna giden bir şehzade, bir gün dışarı çıkan bir Truman, Matrıx’in dışına çıkan bir Neo,  mağaranın dışına doğru yürümeye cüret eden bir bilgi aşığı… Her zaman vardır o BİR kişi. Hangi coğrafyanın masalında, hangi kitapta, hangi filmde adı geçerse geçsin aynı kişidir o. Ve gerçeğin arayışında basamak atlanmadığından onu bekleyen badireler de aynıdır.*Giysiler, adlar, mekânlar değişse de… “Neden” sorusu ile yollara çıkılır. Ve alışıldık her şey dağılır ellerinde. Kurban verilir bu yolda tüm gölgeler. Karanlığın kalbinden geçmeye, korkularla yüzleşmeye cüret edilmeden verilmez yanıtlar yola çıkmış kişiye. Geri dönen ile bir zamanlar yola çıkmış kişi aynı kişi değildir: Bilir gerçeği. Sadedir hakikat. Tüm yanıtlar BİR içinde.   

Gökyüzü sanki diyor ki: Gerçek hayat dediğimiz –mış gibi maskelere tutunduğumuz…Ve en geçerli en sahip olunası başka maskeler peşinde koşmanın dayatıldığı tükenişle sonlanan yaşanmayan bir hayat. İşte bu olmayan hayatlar, boyadı günleri ve gökyüzünü griye. Gölgelerden başka bir şey görünmez oldu git gide… Masal sandıklarımızın içinde saklı gerçeğe dair olan anahtar. Bırakmayı başarsak daha çok ve daha çok sahip olma arzularını ve anlasak tutunduklarımızın acı doğuran gölgeler olduklarını… Kırabilsek korkularımızdan oluşan zincirlerimizden bağımızı… Başka bir hayat mümkün… Başka bir hayat mümkün… 

Emel Eva Tokuyan 

*Platon, Devlet 7. Kitap 

*Joseph Campell, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu 

Makale Yorumları

  • mustafa ahmet17-12-2020 17:59

    Bir yol daha olmalı, evet.Harika bir yazı...

Facebook Yorum

Yorum Yazın