Emel Eva Tokuyan

Emel Eva Tokuyan

Mail: emeltokuyan@gmail.com

DÜŞÜNCELER

 

               * Elinde hala tutunduğun bir şeyler var geçmişe dair.Artık sana bir şey vermiyor,tüketiyor belki de.Adım atmanı, büyümeni engelliyor belki.Fakat onca zaman geçirmiş olmaktan ve verdiğin emekten kaynaklanan bir bağlılığın var.Senin sanıyorsun onları.tutunmayı yaşam biçimi edindin, başka türlü olmayı bilmiyorsun üstelik ………

                Üzerinde durduğun platform dönüyor. Sahnenin dekoru arka planda değişiyor alıştığın oyuncular birer birer çıkıyor sahneden. Pek yakında eski diye niteleyebileceğin kimse kalmayacak. İçinde bir acı var. Ne olduğunu tanımlayamadığın, adını koyamadığın… Bağlandığın tüm şeyler kum taneleri gibi dağılıyor avuçlarında Her şey çürüyor. Her şey bitiyor her şey geçiyor. Her şey dönüşüyor sen daha farkına bile varmadan, isteğince oyalanmadan.

               Bedenin yeni bir yöne yönelmiş, bakışlarında ise geriye takılı kalan bir açı. Ellerinde bildiğin, tanıdık kendinin sandığın fakat miadını doldurmuş (artık gitmek isteyen) şeyleri sıkıca tutarken kalbinde ve gözlerinde biliyorsun ki gitmek gerek o yöne, seni çağıran yere. İşte bilmeden geçtiğimiz kavşaklar anlamadan çıktığımız basamaklar,  anlamlandıramadığımız acılar bu yüzden!

                 Biliyorsun ki elinde bir bardağın var ve ağzına kadar doluydu; içtin onu. Fakat hala aynı şeyle dolu olduğuna inanıyorsun ve bu inancın yüzünden acıyı büyütüyorsun içinde bitmeyen kararsızlıkların ve korkuların yüzünden yeni bir içeceğe susamışken onu doldurmamakta ısrar ediyorsun. Belki de korkuyorsun yeni içeceğin tadını beğenmeyeceğinden. Alışıldık tatlar bilindik kokular, tanıdık renkler daha güvenli geliyor belki de. Öylece bekliyorsun elinde bardağın ve susuzluktan ölüyorsun o çeşmenin başında. Belki de bardağının ne kadar boş olduğunu kendinden bile (belki en çok ve en iyi, kendinden) saklıyorsun. Ve bekliyorsun!

                    Şimdi yola çıkma zamanı. Sana sunulanı olduğu yerde şükranla anarak bırakma ve vedalaşma zamanı. Kalbinin sana gösterdiği yöne yönelme vakti artık.  Yazgı her zaman ihtiyacımız olanı doldurur bardağımıza; acıysa acı; kederse keder; neşeyse neşe. Neyse “o” o kadar. Bırak tutunduğun şeyleri… Sadece, tüm varlığınla kalbinin sana gösterdiği yöne yönel. Kendinle buluşmak ve kanatlanmak adına attığın bu adım risk almaya değer.!  

*Değerli okurlarım; 2004 yılında yazmış olduğum bu yazıyı altın sandıktan çıkardım. Dönüşümler, biz yaşadıkça değişmeyecek ve bizler alışkanlıkların ağır zincirinde hep benzer dar sokaklardan geçeceğiz. Hep hatırlamak lazım hayat esnek olanı kucaklıyor. Hayat bizi daha iyiye doğru yöneltiyor. Yararlı ve uyandırıcı olması umuduyla…

Emel Eva Tokuyan

Facebook Yorum

Yorum Yazın