Emel Eva Tokuyan

Emel Eva Tokuyan

Mail: emeltokuyan@gmail.com

BİR İRAN İNCİSİ

İnsana, hayata, evrene, hakikate dair derinlikleri bir çırpıda söyleyiverir. Bu kadar az sözcükle bu kadar çok şeyi anlatmayı becerebilmek ancak çok bilenlere mahsustur.  Hayyam en çok şair olarak bilinse de bilim adamlığı yönü çok güçlüdür. Matematik, fizik, metafizik, musiki, astronomi, felsefe ve mantık konularında eserler kaleme almış. Yirmiye yakın bilim dalını bir ömre sığdırmış ve döneminin tüm bilimlerine hâkimdir.

Asıl adı; Ebu’l Feth Ömer bin İbrahim el-Hayyami İran’ın Nişabur kentinde doğmuştur. Doğum tarihi tam bilinmemekle beraber 18 Mayıs 1048 yılında doğduğu kabul edilmektedir. “Çadırcı, çadır ustası” anlamına gelen “ Hayyam”  sözcüğü ise babasının zanaatı nedeniyle kendisine ad olarak verilmiştir.
Nişaburdan yola çıkarak Belh, Merv, Herat, Buhara, Rey gibi dönemin ilim ve ticaret merkezlerinde bulunmuş bir süre Semerkant ta yaşamış sonra İsfahana giderek Melikşahın ölümüne kadar orada kalmış. Melikşahın desteği ile Rasathane kurmuş Celali takvimini hazırlamıştır.

Akrabası İmam Muhammed-i Bağdadi nin anlatığına göre: “Adalet sahibi kişileri çağır vasiyette bulunayım” dedi vasiyette bulunduktan sonra namaza durdu. Yatsı namazından sonra secdeye kapandı “Allahım! Biliyorsun ki ben kendi imkânım dâhilinde seni tanıdım. Beni bağışla. Çünkü seni tanımakla yakınlık elde ettim” dedikten kısa bir süre sonra vefat etti.( 23 mart 1122)

Bilim ve sanat alanında bize bıraktığı büyük miras nedeniyle 1999 yılı Unesco tarafından Hayyam yılı ilan edilmiştir. Eserlerinin el yazmaları Avrupa ve Asya da birçok müzede korunma altındadır. Merak edenler için Manisa Genel Kütüphanesinde 1705 numara ile kayıtlı Tetrachord adlı eserin orijinal el yazması bulunmaktadır.(Müzik konusundaki bu eserde dört noktadan oluşan yarım oktavlık akor hakkında bilgi vermektedir.)

Zamansız ve mekânsız olan Hayyam felsefi eserlerinde dogmatik hiçbir şeyi kabul etmez. Yaşamı, olanı ve gözlemlediği her şeyi sorgular. Görünenin üzerindeki örtüyü çekerek asıl olana doğal sade ve gerçek olana ulaşmak ister. Hayyam’a göre insanlar yaratılıştan eşittirler. Birini diğerine üstün kılan şey düşünce zenginliğidir. Bazı insanlar, ardında bıraktığı eserler aracılığıyla yaşamaya devam ederken bazı insanlar ise yaşarken bile ölüden farksızdırlar. Bu nedenle yaşarken güzellik, iyilik, üretmek, sevmek ve anların kıymetini bilmekten daha önemli bir şey yoktur. Şiirlerinde kimi zaman sivri dili birçok şeyi can alıcı bir şekilde ifade ederken kendisi ile de latife yapmaktan geri kalmamıştır:
“Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
Sana soracaklarım var, dedim;
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin.
Yaşamaktan bezdim ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi.
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? dedim;
Biraz keyf etmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim;
Kurt, köpek, çakal, makal dedi.
Ne dersin bu adamlara, dedim;
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim;
Ne zaman akıllanacak?
Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
Hayyam’ın bu sözlerine ne dersin, dedim;
Dizmiş alt alta sözleri,
Hoşbeş etmiş derim, dedi.” *Hayyam
*Hayyam Bütün Dörtlükleri- Çeviren Sabahattin Eyüpoğlu  sf 208

Facebook Yorum

Yorum Yazın