Manisa
08 Ekim, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    41.71
  • EURO
    48.80
  • ALTIN
    5316.7
  • BIST
    10.735
  • BTC
    124448.64$

Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal, Mehmet Tekin ile özel röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu!

Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal, Mehmet Tekin ile özel röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu!
8.Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal, gazeteci Mehmet Tekin’in sorularını yanıtladığı özel röportajda cumhurbaşkanlığı yeni kabinesinde isminin geçtiği, Türkiye’nin geçmişi, bugünü ve geleceğine dair kapsamlı açıklamalarda bulundu. Özal, hem aile tarihine ışık tuttu hem de Türkiye’nin dış politika, savunma sanayi, ekonomi ve toplumsal meseleleri hakkında detaylı değerlendirmelerde bulundu.

Mehmet Tekin - Manisa İnternet Haber 

Ahmet Özal, röportajına 1993’te babası Turgut Özal’ın başlattığı barış girişimiyle başladı. “O dönem Uğur Mumcu ile babam çok yakın çalışıyordu. 10–15 günde bir babama raporlar sunardı. Süreç çok titiz yürütülüyordu. Ancak birdenbire Uğur Mumcu öldürüldü. Abdullah Öcalan Mart ayında tek taraflı silah bırakmayı kabul etmişti. Ardından işin askeri tarafında olan Eşref Bitlis paşa öldürüldü. Adnan Kahveci trafik kazasında hayatını kaybetti. Babamın ölümü ile süreç tamamen sekteye uğradı. Madımak olayları ve 33 erin şehit edilmesi ile süreç tamamıyla koptu” dedi. Özal, bu gelişmelerin ekonomik ve toplumsal etkilerini de vurgulayarak, “O gün bu sorun çözülseydi en çok zarar görecek ülke İsrail olacaktı. Ama buna izin vermediler. Bu yüzden PKK ve YPG kullanılarak Suriye Kamışlı’ya kadar bir koridor açılmak isteniyor. Bu 20–30 yılda 50 bin insanımızı kaybettik ve milyonlarca dolar paramız savaşa gitti. Eğer o dönemde sorun çözülseydi, ekonomik olarak Almanya ve Fransa seviyesinde olabilirdik” ifadelerini kullandı.

Terör ve Suriye konusuna ilişkin değerlendirmesinde Özal, “Türkiye’nin terörsüz bir ülke olabilmesi için önce Suriye’de çözüm olmalı. Biz, YPG, PYD ve Şam yönetimiyle diyalog ve entegrasyon istiyoruz. Ancak PKK ve PYD silah bırakmaz. Niye bırakmazlar? Çünkü Şam’daki Colani kökü, HTŞ ve DAEŞ’ten geliyor. Bu örgütler güneyde Dürzülere, kuzeyde Alevilere saldırmış. Şimdi PYD diyor ki: ‘Eski HTŞ örgütü bana saldırırsa silahımı bırakırsam kendimi nasıl koruyacağım?’ İşte bu yüzden Türkiye, PYD ve YPG ile diyalog içinde olmalı ve olmaya devam etmeli. Bu Terörüsüz Türkiye siyasetin projesi değil, devletin projesidir. Devlet Bahçeli bunu söylüyor, yani bu devlet politikasıdır.” Ayrıca Özal, Fırat Nehri üzerinde babası tarafından yapılan beş büyük barajın stratejik önemine değinerek, “Barajlar olmasa Suriye’de tarım yapılamaz, petrol çıkarılamaz. Türkiye, bu avantajı stratejisi için kullanıyor” ifadelerini kullandı.

Filistin meselesine ilişkin açıklamasında Özal, Türkiye’nin aktif rolünü savundu: “Hamas silah bırakmaz çünkü güvence yok. İsrail veya Amerika bunu sağlayamaz. Türk askerleri Gazze’yi güvence altına alırsa halk güven duyar. Oradaki insanlar Osmanlı’dan kalan bir güvene sahip. Batı Şeria devlet olarak tanınmalı ve güvenliği Türk askerleri sağlamalı. Yoksa savaş devam eder.” Erdoğan ve Trump’ın iletişimi hakkında da, “Amerika halkının çoğu artık İsrail’in politikalarından bıkmış durumda. Trump Netanyahu’ya ateşkes çağrısı yaptı ama Netanyahu durmuyor. Türkiye ile bir savaş veya ç çatışma çıkarsa Türkiye İsrail'i bir günde dümdüz eder. Böyle bir gücümüz var. ama umarım böyle bir savaş yaşanmaz” dedi.

Savunma sanayisi ile ilgili değerlendirmesinde Özal, Türkiye’nin dışa bağımlılıktan kurtulma sürecine dikkat çekti: “F-35’leri vermiyorlar, F-16 motorlarını vermiyorlar. Kağan uçağını yaptık ama motoru olmadan işe yaramaz. Uçağın envantere girmesi ancak 2031’de mümkün. Yeni uçaklar ve teknolojiler şart. Savunma sanayi olmazsa bizi parça parça ederler. Türkiye coğrafi olarak dünyanın merkezinde; güçlü olmazsak kimseye karşı duramayız.”

Ekonomik değerlendirmesinde Özal, öncelikli sorunun satın alma gücü olduğunu belirtti: “18 ayda düzelme olur dedikleri programlar vardı. 2001’de IMF programı 18 ayda çalıştı. Bugün ise 25 ay geçti, enflasyon sabit. Vergi reformu yapılmazsa yatırım olmaz. KDV’yi %10’a düşürürsen vergi kaçağı biter, herkes mutlulukla vergi öder. Polisiye tedbirlerle ekonomi yönetilemez.” Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasını geçmişteki dövizle çevrilebilir mevduat (DÇM) ile kıyaslayarak, “Bunlar devleti borçlandırır ve uzun vadede zarar verir. Tekrar edilmemeli” dedi.

Yeni anayasa ve kuvvetler ayrılığı konusuna da değinen Özal, “Parlamenter veya başkanlık sisteminden bağımsız olarak, yürütme, yasama ve yargı birbirinden bağımsız olmalı, birbirini denetleyebilmeli. Amerika’da Monica Lewinsky skandalında olduğu gibi yargı bağımsız olursa gerçek demokrasi olur. Sistemin adı önemli değil, işleyen bir sistem önemli” dedi.

Kürtçe eğitim konusunda, “Resmi dil Türkçe olmalı, ama isteyen çocuklar okullarda Kürtçe öğrenebilir. İnsanlar çocuklarına İngilizce veya Çince öğretmek istiyor; bu istihdam açısından daha doğru. Resmi dil Türkçe, gönüllü eğitimle diğer diller öğrenilebilir” dedi.

Sosyal medyada fotoğraflarının farklı yorumlandığını belirten Özal, “Bazen ‘babamı bu öldürdü, şu öldürdü’ gibi yorumlar yapıyorlar. Bunlara gülüyorum, Hatta o kadar yapıyorlar ki artık sokakta görenler bile beni tanıyor. Ve bu da benim de hoşuma gidiyor açıkçası. İnsanlar gülmeli,  insanlar esprilerini yapsın. Farklı düşünenlerden öğrenirsin, onlar da senden öğrenir” dedi.

21 temmuz 2025 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti ziyareti sonrası cumhurbaşkanının uçağına binip bir görüşme yaptığını ve görüşmenin içeriğini soran Tekin'e şu cevap verildi;

Yeni kabine iddialarına ilişkin olarak Ahmet Özal, kendisinin kulağına da bu tür söylemlerin geldiğini, siyasetten emekli olduğunu ancak ülkeye faydalı olabileceği bir görev gelirse bunu değerlendirebileceğini söyledi: “Babamdan öğrendiğim devletine hizmet etme geleneği var. Talebim yok ama çağrı olursa yaparım. Kaç yaşında olursan ol, yapabileceğin bir şey varsa yapmalısın.”

Erdoğan döneminde beğendiği politikaları Mavi Vatan stratejisi, Afrika açılımı ve savunma sanayinin geliştirilmesi olarak sıralayan Özal, eleştiri olarak ekonomi yönetimindeki bazı kararları örnek gösterdi: “KKM ve bazı kurgu uygulamaları, Merkez Bankası ve devlet borçlanmasını olumsuz etkiledi. Vergi reformu yapılmadan ekonomi sürdürülemez.” diye de ekledi.

Röportajı, babasının öğrettiği devlete ve millete hizmet etme anlayışını vurgulayarak tamamlayan Ahmet Özal, “Demokrasi olmayan yere yatırım gelmez, insanlar gelmez. Türkiye’nin güçlü, bağımsız ve güvenilir bir devlet olması için bu vizyonu sürdürmek zorundayız” ifadeleriyle noktaladı.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 1
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!