Uzm. Psk. Hakan Hasırcıoğlu

Uzm. Psk. Hakan Hasırcıoğlu

Mail: hhasircioglu7@hotmail.com

UYUM SAĞLAYAMAYAN ELENİR

Bugün bahsetmek istediğim konu, pek çok bilim insanı tarafından eleştirilen bir kavram olan Sosyal Darwinizm. Getirilen eleştirilerin pek çoğuna hak verdiğim ‘’ Sosyal Darwinizm’’ kavramı Charles Darwin’ in ortaya attığı evrim teorisinin sosyolojik bir yorumudur. Eleştirileri haklı bulsam da, bu kavramın günümüz toplum yaşamında en geçerli sosyoloji teorilerinden bir tanesi olduğunu düşünmekteyim.


Darwin, canlıların biyolojik olarak bulundukları ortama uyum sağlayamadıklarında süreç içerisinde yok olacaklarını ortaya atmıştır. Yani solungacı olmayan bir balık suda hayatta kalamazdı. Balığın suya uyum sağlayıp hayatta kalabilmesi için solungaç sahibi olması gerekirdi. Ya da kutup ayılarının soğuk iklime uyum sağlayabilmesi için vücutlarına yağ depolamaları gerekirdi. Aksi takdirde buzul iklim şartlarına uyum sağlayamaz ve elenirlerdi. Kısacası, Darwin’ e göre biyolojik olarak içerisinde bulunduğu koşullara uyum sağlayamayan canlı elenir ve yok olurdu.

Sosyal Darwinizm’ e göre ise sosyal olarak bulunduğu ortama uyum sağlayamayan bireyler elenip yok olmak zorundadırlar. Aslında zorbaca olan, insanı bulunduğu toplum düzenine uyum sağlamaya mecbur kılan ve farklılıklara saygı göstermeyen bir bakış açısı. Bu yüzden de sosyal darwinizm kavramına getirilen eleştirilerin çok da haksız olduğunu düşünmüyorum. 

Sosyal Darwinizm kavramını eleştirirken aynı zamanda kavramın toplumun her alanında ne kadar yer kapladığını da fark etmemiz gerekir. Örneğin, sınıf ortamında sınıfa uyum sağlayamayan, arkadaşları ile ilişki kuramayan, hatta ‘’dışlanan’’ bir öğrenci sosyal olarak elenmiyor mu sizce? Ya da aynı şekilde iş yerinde iş arkadaşları ile olumlu iletişim kuramayan bir personel süreç içerisinde yalnızlaştırılmıyor mu? Liselere geçiş gibi, üniversite sınavı gibi merkezi sınavlarda sınav sistemine uyum sağlayamayan öğrenciler eğitim sisteminde dolaylı ya da direkt olarak elenmiyor mu? 

Üstelik toplumun ‘’ başarı ‘’ olarak kabul ettiği ve ettirdiği tüm kriterler kişinin içerisinde bulunduğu sürece uyum sağlayabilme kapasitesi ile ilgili. Başarı algımızı şekillendiren de Sosyal Darwinizm’ in uyum yasalarına göstermiş olduğumuz bağlılık ile doğru orantılı aslında. Aynı örnekten devam etmek gerekirse üniversite sınavına hazırlanan bir öğrencinin başarılı olabilmesi için üniversite sınav sürecine uyum göstermesi ve bu sürecin gerekliliklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Bir sınav sürecinin gerekliliği ders çalışmaktır. Sürece en çok uyum sağlayıp en çok çalışan sınavı kazanır.  Sürece uyum sağlayamayıp ders çalışmayan sınavı kaybeder. 

Sosyal Darwinizm’e anti tez olarak özgün fikirleri olan ve sıra dışı kabul edilen girişimci bireyler örnek gösterilebilir belki. Fakat unutulmamalıdır ki bu kişiler de bugünün girişimcileri. Yani bugünün ihtiyaç ve gerekliliklerini sadece daha farklı bir bakış açısı ile tespit edebilen, aslında daha uyumlu kişiler. Çünkü sıra dışı fikirleriniz toplum tarafından kabul gördüğünde başarılı bir girişimci, toplum reddettiğinde ise başarısız bir hayalperestsinizdir. Yani kişinin fark yaratan biri olup olmadığına karar veren de toplumun kendisidir. Ya toplum sıra dışı ve özgün olduğunuzu onaylar ve kendi düzeni içerisinde sizi kabul eder, ya da sizi eler. 

Eğitim kariyerim boyunca başarının sırrını soran öğrenci ve velilerim oldu. Bugün , toplum düzeninde başarının sırrı, kişinin içerisinde bulunduğu sürece uyum sağlayabilme kapasitesidir. En çok uyum sağlayan, en başarılıdır. Uyum sağlayamayan ise maalesef elenir. 

Facebook Yorum

Yorum Yazın