Emel Eva Tokuyan

Emel Eva Tokuyan

Mail: emeltokuyan@gmail.com

HAYALLERİN İLE ARANDA `GERÇEKTE` KİM VAR?

Eğer gün yüzüne çıkarmayacaksak, aklımızdaki düşüncelerin, kalbimizdeki ilhamın ne önemi var? Henüz yürüyeceğimiz hayat yolu betonlaşıp katılaşmamışken çıkacağımız o yollara neden çıkmadık? Karşılaşmamız olası ilk engelin korkusuyla neden adım atmadık? Büyük işler başaracaktık ya ne durdurdu bizi de sunulana razı olduk gönülsüzce. Yıllar boyu sayıkladık, ben aslında şunları yapacaktım diyerek?  Can vermediğimiz hayallerin ağır yükünü içimizde taşıyarak, denenmiş-bilindik-kabul gören, güvenli yollara saptık. Oysaki sadece yaptıklarımızdan değil yapmadıklarımızdan da sorumluyuz hayatta. Seçtiklerimiz kadar seçmediklerimiz de belirliyor hayat yolumuzu.
 
“Yaşam boyu ne çok fırsatın yanından geçip gitmişizdir… Ne çok hayalin, insanın, ihtimalin…”Murathan Mungan
 
Kim elimizden aldı kendimiz olma fırsatını? Babam engel olmasaydı, Çevrem farklı olsaydı, bizim zamanımızda bu imkânlar olsaydı, param olsaydı… Neler yapacaktım, ne olacaktım ben. Ne çok bahanemiz var değil mi? Peki ne kadar gerçek? Kendi alanlarında başarmış birçok kişinin ne çok engeli aştığını, neden görmezden geliriz bilmem. Belki iç gücümüz, cesaretimiz yok o kadar, belki de kendimize olan inancımız eksik.
Yıllar önce bir stajyerim vardı. Kafası karıştığı, zorlandığı zamanlarda anlatırdı, sorardı:”Şu konuda ne yapayım?” diye. Parlak fikirler, yapmak istediği şeyler vardı aklında. Yıllar geçiyordu, aynı kısır döngüyü tekrarlıyordu seçimleri. Hep ailesi ile ilgilenmesi gerektiren durumlar yaşıyordu söylediğine göre. Kendi adına bir şeyler yapmak istiyordu ancak zorunluluk veya sorumluluk sandığı işler engeldi başlangıçlar yapmasına. En son aradığında şunları söyledim ona : “ Yıllardır dinliyorum seni… Ailene destek olma isteğini anlıyorum. Ancak her soruna pansuman yapmaya çalışmakla geçiyor ömrün. Aynı zamanda onların karşılaştığı sorunları sen çözerek onların güçlenme ve büyüme fırsatını da ellerinden almış oluyorsun. Bu kişiler kendi sorumluluklarını üzerine alıp, kendi sorunlarını çözmeliler. Her düşecek gibi olduklarında sen yetişip tutarsan, nasıl tecrübe kazanacaklar. Aşırılığa kaçmış her yardım zarar verir. Hem sana hem onlara. Ayırt edebilmek için, şunu sor kendine: “Bu yaptığım yardım onları güçlendiriyor mu? Zayıf ve bağımlı mı kılıyor?”. Belki de senin kendini gerçekleştirmek için yolculuğa çıkacak ve hayallerini gerçekleştirmek için risk alacak cesaretin yok. Kolayına geliyor ailevi sorumlulukların olduğunu bahane etmek. Atmadığın adımların sebebini, dış koşullara, imkânların uygunsuzluğuna bağlamak. Aynı zamanda hem kendin için ikna edici hem de toplumun gözünde onure edici bir bahane. Gerçek sebep bu mu bir düşün istersen. Hayallerin ile aranda gerçekte kim var?” Bu son konuşma fazla açık ve gerçekçi belki de sert gelmiş olmalı ki bir daha soru sormadı. Kim bilir belki de yüzleşmek istemedi daha fazla.

Hayat bize kapılar aralıyor yürüyüp ilerlememiz için, seçimler yapmak için fırsatlar yaratıyor. Ne kadar tane fırsat veriyor her birimize, bilemem ancak kaçırdığımız çok fırsatlar oluyor günlük hayatın telaşlı karmaşası sırasında. Kairos, Yunan Mitolojisinde Fırsatı simgeleyen Tanrı. Ayaklarında ve sırtında kanatları var. Yüzüne düşmüş saçları nedeni ile anlamıyoruz çoğu sefer onun fırsat olduğunu. Kanatları onu elimizden kaydırırken arkasından saç olmayan başına bakakalıyoruz şaşkınlıkla. Fırsat geldiği gibi hızlıca geçip gidiyor çoğu zaman.

Belki de kendimize, koşullara, zorluklara rağmen küçük bir cesaret kıvılcımı, kendimizi gerçekleştireceğimize dair bir parça inanç ateşi yakıyorsak varlığımızda Fırsat Tanrısı Kairos’un konukluğuna yer açarız hayatımızda. Ne diyor bilenler “Sen neye hazırsan, o da sana hazırdır”Eğer biz hazırsak gerçek anlamda yaşamaya, var etmeye ve var olmaya kapılar ardına kadar açılacaktır.

Facebook Yorum

Yorum Yazın