Mustafa Pala

Mustafa Pala

Mail: pala.mustafa@gmail.com

KÜLLERİNDEN DOĞMAK

Masallardaki Zümrüd-ü Anka kuşunu duymuşsunuzdur mutlaka.  Zümrüd-ü Anka, efsanevi bir kuştur. Pers mitolojisi kaynaklı olsa da zamanla tüm mitoloji ve efsanelerinde yer edinmiştir. Efsaneye göre, Zümrüd-ü Anka kuşu kuşların imparatorudur. Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olsa bile, kendi küllerinden yeniden dirilmesiymiş.

Çevremizde yanıp tükenip, sonra küllerinden yeniden doğmayı başaran insanlar, sayıları azda olsa vardır. Çaresiz kaldığınız, herşey bitti derken, toparlanıp, yeniden yükselişe geçtiğiniz dönemler olmuştur mutlaka.  Çevremizde, herşey bitti diyerek kabuğuna çekilenlerde vardır, küllerinden yeniden doğarcasına, güçlükleri güce dönüştürüp başarıyı yakalayanlar da vardır.

"Öğrenilmiş Çaresizlik" psikolojiye ilgi duyanlar bilirler; öğrenilmiş çaresizlik denilen bir kavram vardır. Genellikle bireyin üst üste olumsuz olaylara maruz kalmasıyla gelişen "öğrenilmiş çaresizlik" duygusu; motivasyon eksikliği, uyumsuzluk, pasiflik, depresyon, umutsuzluk, gibi dipsiz kuyulara, çıkışsız yollara götürür sizi.  Zorladığınız kapılar kilitlidir açılmaz. Kırmayı denersiniz gücünüz yetmez. Defalarca denersiniz olmaz. Bir kere, bir kere daha, sonunda kapının önünde çöker kalır mısınız yoksa mücadeleye devam mı edersiniz? Vereceğiniz yanıt sizin kişiliğinizi belirler. Siz ya savaşçısınızdır, ya da yenilmeyi ve başarısızlığı baştan kabullenen birisinizdir.

Ben, her zaman küllerinden yeniden doğan, bilgi ağacının dallarında yaşayan, Zümrüd-ü Anka kuşu gibi olmak isterim. Çıkmaza düştüğümde, güçlüklerle karşılaştığımda, kapılar yüzüme kapandığında, Kurtuluş Savaşını, dedelerimizi düşünürüm. Onların koşulları benimkisinden daha ağırdı derim. Onlar nasıl başardıysa bende başarabilirim derim. Mücadeleye devam ederim. Uykusuz gecelerimi umuda dönüştürmeyi bilirim. Böyle olmasaydı  15 bin konutluk Yeni Manisa Projesi olmazdı. Böyle olmasaydı, Manisa Birlik ayakta kalamazdı.

Arkadaşlarımla birlikte, Yunt Dağı'nda turizm atağını başlatabilmek için, Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifini kurduk. Özkaynaklarımızla araziler aldık. Projeler hazırlayıp TKDK'ya ve Zafer Kalkınma Ajansına sunduk. Düşündüğümüz ve planladığımız gibi oldu. Projelerimiz beğenildi hibe destekleri aldık. Yunt Dağı'nın ilk Kırsal Turizm Konaklama Tesisini ve Zaman Geçidi Müzesini kurduk. Manisa Büyükşehir ve Yunusemre Belediylerimizden büyük destek gördük. Çaldığımız her kapı açıldı. İşin sonuna doğru yaklaşırken, Kültür ve Turizm Bakanlığı "Kooperatiflere Turizm İşletme Belgesi vermiyoruz" diyerek çıktı karşımıza. Düşünebiliyor musunuz? Bir bakanlığımıza bağlı TKDK destek veriyor, diğer bir bakanlığımız, devlet desteği ve Avrupa Biirliği fonları kullanılarak  yapılmış bir işletmeye, gerekli turizm işletme belgesini vermiyor. Bunun da çaresi bulunacak elbet. Biz başarısızlığı kabullenip, köşesine çekilenlerden değiliz. Haklılığımızı kamuoyuna, gerekli heryere anlatmayı çözüm için çalışmayı ertelenmez görevimiz olarak görürüz.
Yaşadıklarımızı, karşılaştığımız sorunları  bu kentin yöneticilerine, politikacılarına anlattığımızda, ellerinden geleni yaptıklarını, telefonlara sarılıp ilgilileri aradıklarını çözüm için çalıştıklarını görüyorum. Zamana karşı bir yarış başlattık. Turizm İşletme Belgemizi alıp, TKDK dosyasını sorunsuz olarak kapatacağız.

Tarım ve Hayvacılık Bakanlığı'na bağlı TKDK, Ticaret ve Gümrük Bakanlığı Kooperatifler Genel Müdürlüğü ve Kültür Turizm Bakanlığı arasındaki koordinasyon eksikliği giderildiğinde, sorunun çözümleneceğini düşünüyorum..

Yaşadığımız sorunun çözümleneceğine ilişkin umudumu hiç yitirmedim. Kültür Bakanlığı`ndan gerekli belgenin alınacağını, TKDK dosyasının sağlıklı biçimde kapanacağını, yeni projelere uygulama yolunun açılacağını düşünüyorum. Sorunların aşılacağına inanmadığımızda ve aşılması için çalışmadığımızda bilin ki hayatın hiç tadı kalmaz.

Facebook Yorum

Yorum Yazın