Mustafa Pala

Mustafa Pala

Mail: pala.mustafa@gmail.com

CHP...

CHP, bildiğimiz CHP. Olağanüstü kurultaylarla ve bitmeyen başkanlık yarışlarıyla gündeme gelen CHP. CHP üzerine yazı yazıp yazmama konusunda karar vermem hiç de kolay olmadı. Birçok fanatiğin tepkisini çekeceğimi bilerek başladım yazmaya. CHP’nin tartışılması gerektiğine yürekten inanıyorum. Bence CHP; kronikleşmiş sorunları olan, yeniliklerle değişime kapalı, muhalefetin kolaycılığını seçen, örgüt oligarşisinin kaba biçiminin yaşandığı, yenilenmekte güçlük çeken bir partidir.

12 Eylül darbesi sonrası CHP kapatıldığında, partinin Genel Başkanı Sayın Bülent Ecevit'in Ankara Oran Sitesi'ndeki evine en çok gidenlerden ve O'nu dinleme olanağı bulanlardan biriydim. Sayın Ecevit'i nefesimizi tutarak dinlerdik. Bir gün CHP'yi anlatmıştı bize. Söyledikleri dün gibi belleğimde. "CHP’nin kurucuları, Kurtuluş Savaşı'mızın önderleridir. CHP daha sonra bürokrasinin partisi halini almış ve valiler, kaymakamlar partinin yönetiminde etkin olmuştur. Daha sonra parti içindeki etkinlik, eşrafın eline geçmiştir. Ben partide genel sekreter ve ardından genel başkan olduğumda, meydanlarda çalışan kesimlerle, köylülerle, halkla iyi ilişkiler kurmaya başladım. Ben onları, onlar beni anlıyordu. Meydanları dolduruyorlardı. Ancak ben kürsüden inip odama çekildiğimde ne ben çevremdeki duvarları aşıp onlara, ne onlar o duvarları aşıp bana ulaşabiliyordu. 12 Eylül bu duvarları yıktı. Ne olur bana yeniden CHP demeyin, ne olur aynı duvarları yeniden ördürmeyin. Aynı sıkıntıları bana yeniden yaşatmayın" diyordu Sayın Ecevit. CHP açıldığında da partiye dönme önerilerini hep geri çevirdi. Yaşadıklarını yeniden yaşamak istemiyordu. Ecevit’in CHP Genel Başkanı olduğu dönemlerde, çalışan halk kesimlerinin partiye yönelişi artmış ancak hiçbir dönemde çalışan kesimlerin temsilcileri yönetimde etkin konuma gelememiştir. Birileri her zaman; genel başkanla, yönetimle halk arasına aşılmaz duvarlar örmüştür. Ecevit de bunu gördüğü için partinin kapatılmasını fırsat bilip partiden ayrılmış ve bir daha da dönmeyi düşünmemiştir. 

CHP, Ecevit’in genel başkan olduğu dönemde oylarını yüzde 42’lere, düzen değişikliğini dillendirerek ulaşabilmiştir. 'Halk sektörü', 'kooperatifçilik', 'köy kentler' bu dönemin projeleridir. Peki şimdi CHP hangi projeleri öneriyor?

Sanki halk CHP’ye oy vermeye mecburmuş gibi davrandılar. Partiye; sevdirerek değil, AK Parti’den korkutarak oy almaya çalıştılar. Siyaset korkuyla değil sevgiyle yapılırsa başarılı olur.

Şimdi biliyorum, çoğu emekli olan CHP'liler bu yazıma çok kızacak. Hiçbiri, "Gel bunları tartışalım. Sen yanlış düşünüyorsun" demeyecek. Ben, çok önemli bir parti olan CHP'nin acilen toparlanmasını ve yeniden yapılanmasını diliyorum...

Facebook Yorum

Yorum Yazın