Mustafa Pala

Mustafa Pala

Mail: pala.mustafa@gmail.com

AVRUPA GÜNÜ

Bir Turizm Geliştirme Kooperatifi kurarak, Avrupa Birliği fonlarından yararlanmasaydık belki 9 Mayıs’ın Avrupa Günü olduğunu bilmeyecektim.

8 ve 9 Mayıs günlerinde, arkadaşlarım “Reklam Yıldızı mı oldun?” diye arayınca, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonunun ulusal televizyonlara verdiği reklamlarda, Kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz Obasya’dan görüntülerle birlikte benim görüntülerimin olduğunu öğrendim. Benim için bu reklamın önemsediğim yanı, Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifi olarak gerçekleştirdiğimiz kırsal konaklama tesisi ve zaman geçidi müzemizin bir başarı öyküsü olarak öne çıkarılması ve ödüllendirilmesidir. İnsan yaptığı iş beğenildiğinde bütün yorgunluklarından bir anda kurtuluyor. Yeni projeler için motive oluyor.

Manisa Yuntdağı’nda TKDK’dan (Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu) aldığımız hibe desteği ile gerçekleştirdiğimiz proje birçok kişi, kurum, kuruluş ve belediyenin ilgisini çekti. Projemizin benzeri Söğüt Belediyesi ve başka belediyeler tarafından uygulanmak isteniyor. Söğüt Belediye Başkanı Halil Aydoğdu tesislerimizi gezdi ve beğendi. Bizde kendilerine projelendirme ve uygulama aşamasında yardımcı olma sözü verdik.

Türkiye AB ile ilişkilerini hiçbir zaman koparmamalı. Avrupa Birliği’ne katılma kararından vazgeçmemeli. Çağdaş uygarlığa giden yol Avrupa’dan geçiyor. İnatlaşmanın bir yararı yok. Bizim Avrupa’ya duyduğumuz ihtiyaç kadar onlarında bize ihtiyacı var. “İdam bizim kırmızı çizgimiz” diyorlar. Ülkemizde idamı iç politika malzemesi olarak gündemde tutmanın bir anlamı yok..
Türkiye, hayata geçirdiği reformlarla AB yolunda kararlı adımlarla yürüdüğünü hem içte hem dışta göstermeli. Hem Avrupa Bakanlığı kuracaksın, hem 2014’ü ‘AB Yılı’ ilan edeceksin hem de idamı sürekli olarak dillendireceksin. Böyle tutarsızlık olmaz. O zaman, ilgili tüm bakanların katıldığı Reform Eylem Grubu toplantılarıyla AB seferberliği başlatmanın ne anlamı kalır ki? Mevzuat çalışmaları, iletişim stratejisi, öğrenci değişim programları hız kesmeden sürdürülmeli. İlişkilerde tutarlı olunmalı.  

Türkiye’nin 1959’da Avrupa Ekonomik Topluluğu'na tam üye olmak için başvuruda bulunmasıyla başlayan yolculuk süreci son yıllarda gerçekleştirilen reformlarla yeni bir boyut kazanıyor diye sevinirken, son gelişmelerle, karşılıklı açıklamalarla yeniden belirsiz bir havaya girdiğini görerek üzülmeye başladık. Başladığımız noktanın gerisine düşmeyelim ne olur.

AB’ye tam üyelik sürecindeki reformlarla daha güçlü ve demokratik bir Türkiye olma yolunda ilerlemeliyiz. İnanın AB yolunda olmak, içinde olmak gibi yararlı gelişmelerin önünü açıyor. İçinde olamazsak bile yolunda olmanın sağladığı olanaklardan yararlanmalı ve tam üyelik kararlılığından ödün vermemeliyiz. AB yüzyıllardır savaşlarla sarsılan Avrupa’ya barışı getirmiş, refahın yükselmesini sağlamış ortak değerleri öne çıkararak ortak bir gelecek kurma ve küresel güç olma yolunda gelişimini sürdürmektedir. AB’ye, demokrasiyi, insan haklarını, barışı, kalkınmayı, yüksek yaşam standartlarını benimsediğimiz ve önemsediğimiz için girmeye çalışıyoruz. Bu yoldan dönemeyiz. AB yolu bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yoludur. Avrupa Günümüz kutlu olsun.

Facebook Yorum

Yorum Yazın