Saldırının Arkasında DHKP-C Olabilir

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Saldırının Arkasında DHKP-C Olabilir
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Adalet Bakanlığı’nın ve AK Parti Genel Merkezi’nin birlikte hedef alınmış olması, bir DHKP-C organizasyonunu veya eylemini akla getirebilir“ dedi.
\"

Diplomasi Muhabirleri ile kahvaltıda bir araya gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığı’na yapılan saldırılarla ilgili açıklamalarda bulundu. Her iki saldırıyı da şiddetle kınadığını söyleyen ve bu saldırıların terör eylemi olduğunu belirten Bülent Arınç, “Özellikle bir siyasi partinin seçilmiş olması, iktidar olsun, muhalefet olsun fevkalade çirkin bir iştir. Bu demokrasiye karşı kalkışmadır. Çünkü anayasanın bir maddesinde ‘demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları siyasi partilerdir’ diye tarif ediliyor. Bir siyasi partinin hükmü varlığının, şahsiyetinin doğrudan hedef alınması, arka planında neler var öğreneceğiz mutlaka ama dış görünüş itibariyle siyasi partilere, demokrasiye, insan haklarına karşı büyük bir saldırıdır. Adalet Bakanlığı’nın hedef alınmış olması da arkasında hangi amacı taşırsa taşısın, bakanlık olarak temsil ettiği anlam itibariyle de fevkalade çirkindir. Bu iki saldırıda can kaybının olmaması memnuniyetle karşılıyorum. Başka türlü bir olayda olabilirdi, dolmuş duraklarına yakın bir yer Adalet Bakanlığı’nın olduğu yer, geçmişte acı olayların yaşandığı Kumrular Sokağı’na, Başbakanlığı yakın bir yer. Orada akşam saatlerinde, insan trafiğinin daha az yoğun olduğu bir zamanda bir el bombasıyla yapılan bir eylem. Yurttaşlarımıza geçmiş olsun diyorum. İçişleri Bakanlığımızın ve Emniyet güçlerimizin titiz bir incelemeyle bu suçun faillerini ortaya çıkartacağına inanıyorum” diye konuştu.

“DHKP-C ORGANİZASYONUNU AKLA GETİRİYOR”

Saldırıları DHKP-C’nin yapmış olabileceği değerlendirmesinde bulunan Arınç, “Böyle bir eylemi kim, ne amaçla yapmış olabilir? Böyle bir mekanı seçmiş olmalarının özel bir anlamı var mı? Olayın arkasındaki düşünceyi elbette sorgulayacağız. Nazik, nezaketli bir zamandayız, yani hassas bir zaman., Bir taraftar çözüm süreci ilerliyor. Olumlu olduğunu herkes görüyor. Bu süreçten hoşlanmayan, bu süreci boşa çıkartmak isteyen, geçmişte olduğu gibi yine çözümsüzlüğün içinde terör olaylarının devam etmesini arzulayan iç ve dış mihraklar mutlaka bulunmaktadır. Bir takım siyasetçilerin bu süreci eleştirirken kullandıkları dilin, agresif davranışların, nefretle, hakaretle bu süreçte rol almış insanları suçlayanların olduğunu hepimiz biliyoruz. Çözüm sürecinden sonuç alınamamasını, bir yerde tökezleme olmasını isteyenler böyle bir eylem yaparak hedef göstermiş olabilirler, ‘biz varız, biz bunu istemiyoruz, biz buna karşıyız’ diyerek bir eylemde bulunulmuş olabilir. Adalet Bakanlığı’nın ve AK Parti Genel Merkezi’nin birlikte hedef alınmış olması bir DHKP-C organizasyonunu veya eylemini akla getirebilir. Bu terör örgütü 1970’li yıllardan bu yana zaman zaman duraklayan, zaman zaman eylemlerine hız veren bir görüntü çiziyor. Özellikle Dursun Karataş’ın ölümünden sonra eylemsizlikten bir takım sonuçlar çıkartanlar yeni, can alıcı eylemler yapmak suretiyle bu örgütün varlığını ortaya koymaya çalıştılar. En son ABD Büyükelçiliği’nde yapılan saldırıyı bu örgütün yaptığını biliyoruz” şeklinde konuştu.

Yapılan saldırıları terör örgütü DHKP-C’nin yapmış olabileceği ihtimali üzerinde duran Bülent Arınç, yapılan saldırıları örgüte yönelik yapılan son operasyonlara bir tepkisi olarak yorumlanabileceğinin altını çizdi. Kesin olmamakla birlikte elde edilen bulgulardan bu örgütün bu eylemi yapabilmiş olabileceği bir kanaat olarak yer ettiğini ifade eden Arınç, “Son aylarda özellikle İstanbul ve Ankara’da yapılan operasyonlarla örgütün bütün dinamikleri altüst edildi. Enteresandır, Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu operasyonları eleştiren sözleri hayretimize mucip olmuştu. Sanki bir kısım avukatlar ve onların çalıştığı bürolar aranınca bunlar hukuka ve avukatlara karşı bir eylem olarak düşünüldü. Operasyon anını görüntüleyen video kayıtlarını görüyorsunuz ki, arka arkaya adeta çelik duvarlar, kale duvarlarına dönüşmüş durumda, gizli kasalar, çözülmesi zor şifrelerle örgütün bütün kayıtları adeta muhafaza altına alınmış, normal bir yere girer gibi giremiyorsunuz. Oksijen kaynakları ile 11 tane kapıyı arka arkaya açmak durumunda kalıyorsunuz. Bu dokümanların bir kısmına her şeye rağmen ulaşamıyorsunuz. Bütün bunlar örgütün ne kendi açısından kötü çalıştığını, yani eylemlerini ve eylemcilerini deşifre etmeme konusunda, planlarını başkalarına duyurmama konusunda ne kadar gayri meşru tedbirler aldığını hepimiz görüyoruz. Bir çok kanlı eylemlere, Sabancı suikastından başlayarak Türkiye’de kanaat edindiğimiz bu örgütün son yapılan operasyonlara bir tepkisi olarak ta yorumlayabilmek mümkün. Kesin olmamakla birlikte dün akşam elde edilen bazı bulgulardan, bazı iz sürmelerden bu örgütün bu eylemi yapabilmiş olacağı bir kanaat olarak yer ediyor. Bunu kesinlikle söyleyemiyorum ancak hangisi yapmış olabilir, niçin yapmış olabilire hepimiz akıl yürütmek suretiyle bir sonuç getirmeye çalışıyoruz. Eylemin yapılış tarzı, zamanı ve vermek istediği mesaj, ‘siz hangi operasyonu yaparsanız yapın, hangi dalımızı keserseniz kesin, hangi eylemlerden bizi sorumlu tutarsanız tutun biz ayaktayız ve size bu cevabı gönderiyoruz’ şeklinde akılları sıra bir mesaj vermek istemiş olabilirler. Çok titiz bir çalışma yapılacak, bunun sonunda gerek kamera kayıtları, gerek olay yerinde kalmışsa bulgulardan, belgelerden, iz sürmelerden, Emniyet Genel Müdürlüğümüzün bu konularda ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. Bir takım teknikler kullanmak suretiyle her iki olayın failleri de mutlaka ortaya çıkartılacaktır en kısa zamanda” diye konuştu.
“ÇÖZÜM SÜRECİNE YÖNELİK BİR SALDIRI DA OLABİLİR”

Saldırının sadece AK Parti’ye yapılmış bir saldırı olmadığını, siyasi partilere, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne yapılmış bir saldırı olarak değerlendirdiğini ifade eden Arınç, “Çözüm süreci ile ilgili bir provokasyondan yola çıkmak mümkün mü? o da olabilir, o da akla uzak bir ihtimal değil. Her şeyi Fransa’da yaşanan 3 tane kadının öldürülmesiyle başlamış ve bitmiş sayamayız. Türkiye’de, bir başka yerde bu süreci baltalama girişimleri mutlaka yapılacaktır. Geçmişte örneklerine bakacak olursak, olayların yaşanmış olmasıyla hedeflerden sapılmış ve çözüm süreci üst üste kalmıştır. Bunun neticesinde de 30 yılı aşkın zamandır, yıllarca insan kayıplarıyla, şehitlerimizle, maddi kayıplarla terörden çok acı çekmiş bir toplum olarak varlığımızı sürdürdük. Bu sürece karşı olduğunu bildiğimiz çeşitli çevreler böyle bir eylemle AK Parti hükümetini ve Adalet Bakanlığı’nı hedef almış olabilirler. Akıl yürütmeyle, bana ulaşan bilgilerle hem çözüm sürecinin baltalanmak istendiği veya DHKP-C ile ilgili yapılan operasyonlara bir cevap niteliğinde olduğu veya korkutmak, sindirmek, toplumda endişe ve panik çıkartmak amacıyla böyle bir şey yapıldığını tahmin edebiliyorum. Ben bunu sadece AK Partiye yapılmış bir saldırı olarak değil, siyasi partilere, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve siyaset yoluyla çözüm aramak isteyen demokrasinin gerçek taraflarına yapılmış bir saldırı olarak görüyorum” şeklinde konuştu.

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
En Yaşlı Bölge: Ege BölgesiÖnceki Haber

En Yaşlı Bölge: Ege Bölgesi

Cepte Ucuz Tarifenin TüyosuSonraki Haber

Cepte Ucuz Tarifenin Tüyosu

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!